3 Ekim 2012 Çarşamba

Post-rock İstasyonunda biraz duralım

Yolculuğumuza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Şimdilik nehir bizi evimize attı, güvendeyiz. Bugün evin huzurlu, sakin saatlerini post-rock dinleyerek ve bunun hakkında bir şeyler yazarak, böylelikle biraz huzur bulmaya çalışarak geçirmeye karar verdim. Şimdiden söyleyeyim, bu yazı tamamen post-rock hakkında olacak, bununla vakit kaybetmek istemeyenler, siz burada ineceksiniz.

Efendim öncelikle post-rock dinlemeye nasıl başladığımdan bahsetmeliyim. Olur ya insan bazen dinlediği tüm müziklerden sıkılır ve yeni bir şeyler arayışına girer. Ben de böyle arayarak buldum kendilerini. Öncelikle ders çalışırken dinleyebileceğim enstrümantal müzikler ararken, abimin önerisiyle bazı grupları dinlemeye başladım. Öncelikle 'Toe'. Toe ile çok zaman geçirmişliğimiz var, misal şimdi şarkılarını her dinlediğimde 'Evrim' sınavı için sabahladıklarım gelir aklıma.
Sonra internette bir video görüp, aşık oldum (hem videoya hem de şarkıya). Video deniz kenarında kaydedilmiş, yedi kişilik bir ekip inmiş bir küçük koya, kurmuşlar düzeneği ve çalıyorlar, doğa sesleri de kayda dahil oluyor ve bence mükemmel bir iş çıkmış ortaya. Grubun adı 'For a Minor Reflection', en sevdiklerim arasında ikinci sırada. Aşık olunan video ise burada. Çok uzun bir süre telefonum böyle çalmıştı. :) 

Böylece 'For a Minor Reflection' da eklendi listeye. Sonra bir arkadaş tavsiyesiyle 'Sigur Ros' ile tanıştım. Ve dinler dinlemez sıralamada birinciliğe yükselmeyi başardılar. Sıradan bir Zonguldak-Ankara yolculuğu sırasında ilk kez tüm albümü dinleme fırsatı bulmuş ve tam anlamıyla kendimden geçmiştim. Yolculuk boyunca benden mutlusu yoktu, şarkılar beni dağların hatta bulutların tepesine çıkarıyor, sonra kırlarda çiçeklerin arasında dolaştırıyor, salıncakta sallanma havasında geçip gidiyordu yolculuk. Özellikle Se Lest şarkısına bayılmıştım. Sonraları biraz araştırdığımda, bu kendine has sakinliği, huzuru ve eğlencesiyle beni kendine çeken İzlandalı grubun, fragmanını şuradan izleyebileceğiniz, Heima adlı bir belgesel de çekmiş olduğunu öğrendim. İzlanda'nın muhteşem doğasına hayran kalmamak, bende gideyim orada sakin huzurlu bir hayat yaşayım başka bir şey istemem dememek elimde değildi. Belirtmeden geçemeyeceğim, grubun minimalist tarzı ve ayrıca yaratıcılığı da beni çok etkiledi, topladığı kaya parçalarından vurmalı çalgı yapıyor adam.

Sigur Ros ile de çok iyi anlaştıktan sonra, Grooveshark sitesinde arama bölümüne post rock yazıp yazıp dinledim listeyi. Burada ilk olarak, listenin en başındaki grup olan, 'Explosions in the sky' ile tanıştım. Kendileri de bana oldukça keyif verdi ve yerini 'God is an Astronaut' isimli gruba bıraktı. Eh açıkçası bu grup All is violent, Foverver Lost gibi birkaç aşık olunası şarkısı dışında bana çok sakin gelmedi ve onlarla fazla haşır neşir olmadık, 'Explosions in the sky' ile hoş vakit geçirmeye devam ettik.

Sonra nasıl olduğunu anlayamadan 'No Clear Mind' ile depresyonun dibine vurduk, gerçekten çok sevdim bu grubu, sıralamada üstlerde yani. Bazen Türk filmi tadında müzik yapıyor. Gerçekten. İnanmıyorsanız dinleyin.
Sonrasında birçok farklı grupla tanıştık, anlaştık veya anlaşamadık.

  • '65daysofstatic' ile önceleri sevdik birbirimizi ama sonra onun şarkılarının başındaki sakinliğin şarkının sonuna doğru agresifliğe dönüştüğünü fark ettim ve kendisiyle yollarımızı sonsuza dek ayırdık .
  • 'Mono' en ünlü gruplardan biri ama benim için fazla sert, başımı şişiriyor. Sevmedim onu.
  • 'This will destroy you' benim sevdiğim tarza yakın post-rock yapıyormuş mesela bunu öğrendim (evet, bu kadar deneme sonucunda kendime bir tarz bile edinmişim:)).
  • 'Godspeed you!Black Emperor' biraz depresif, ama fena değil.
  • 'Yndi Halda' ile aramız gayet iyi.
  • 'Wold's end girlfriend' şimdiye kadar dinlediğim en ilginç müziği yapıyor. Şarkıların sürekli değişen bir psikolojisi var ve çıldırmak üzere olduğum, sınırlarda dolaştığım zamanlarda, ne yalan söyleyeyim iyi gidiyor. :)
Grupların hepsinin de isimlerinin birbirinden ilginç olması ayrıca zevk aldığım hususlardan biri.
Genel olarak depresif müzik yaptıklarının farkındayım, ama bende yıl içinde çoğunlukla depresif bir ruh hali içinde olduğum için pek sorun olmuyor. 
Şimdilik bu kadar. Grooveshark'a sunduğu farklı seçenekler için teşekkürü bir borç bilirim.
Bu tarz müzik sevenler ya da bu yazının sonrasında denemek isteyenler için birkaç link de vereyim tam olsun;