23 Ağustos 2019 Cuma

kendine şefkat gösteremeyen bir ben, başkasını sevemezmiş.. yol zorlu, yalnız olmaktan korkmuyorum, yanımda birini istediğim de yoktu... ama bi şekilde yaşanmışlıklar ve geride bıraktığı duygular kaldı geriye...inkar etmiyorum üzüldüğümü, kaçmıyorum acı çekmekten.... ama iyi yanlarını da görmeye çalışıyorum.. herşeyin bi sebebi varsa, onun da hayatıma bu zamanda girmesinin bi sebebi vardı..

hala kendimi tam olarak anlatamadığımı düşünüyorum, evet birine yaslanmak düşmenin en güvenli yoludur ama ben bu ilişkiye başlarken bunu düşünerek başlamadım.. ben olmadan biz olmaya çalışmak da değildi amacım. Evet anı da yaşamaktı ama aynı zamanda geleceğin de farkında olmak.. bilinçli bir birliktelik olarak anlatsam anlaşılır mıydım acaba? Hoş artık kendimi anlatmanın da bir faydası yok ama belki yanlış zamanlarda yanlış kişilere yansıtarak kendini ortaya çıkaran öfkem belki azalır anlaşıldığımı hissedersem.

Bunun bize mutluluk getirmeyeceğini söyleyen ve bunu dayandırdırdığı fikirleri de mantıklı olan biri var karşımda. Ama beni dinlemiyor. Ben ne zaman kendimi anlatmaya çalışsam yine o konuşuyor ve yine aynı şeyleri söylüyor. Düşündüm de ben ona hiç anlatmadım kendimi. O bana çok anlattı kendini ama ben ona anlatmadım. Mesela benim hangi hastalıktan dolayı son birkaç ayımı evde geçirmek zorunda kaldığımı bile bilmiyor. Ya da dans etmek istediğimi... neden son yıllarda çalışmak istemediğimi tam anlamıyla bilmiyor. Neden kendimi bu hayata hapsettiğimi, neden katlandığımı.. bile bile bazı şeyleri neden yapmadığımı, neden korktuğumu, neden ölmek istediğimi... bilmediği daha o kadar çok şey var ki merak etmediği... kendini olduğu kadar beni de düşündüğünü söylese de bu kararı alırken, aslında ilk günden beri sanki biraz bencil davranmadı mı? Ben mi görmek istemedim? Bunu gerçekten birini suçlama isteğiyle söylemiyorum. Sadece sesli düşünüyorum. Baştan beri beni ben olduğum için seven biri mi vardı karşımda, şu an olduğum halimle? Yoksa olmayı istediğim Yasemin'i mi sevmişti? Çünkü o geçmişteki Yasemin'le hiç ilgilenmedi, bugün olan Yasemin'e ise katlanamadı. Ama gelecekteki Yasemin'i sevdi ve onunla birlikte olmak istedi. Bense onu geçmişi, bugünü ve geleceğiyle kabul ettim ve sevdim. Sanırım beni kıran da bu oldu. O bir hayali sevdi bense gerçeği. Bugün yanımda olup gelecekteki Yasemin'i haketmeyi seçmedi. Bu bir proje değil, asla böyle düşünmedim, beni sulamazsa ilgilenmezse solacak bir çiçek gibi görmesini hiç istemedim. Hatta belki hayatımda ilk defa bir erkekten açık yüreklilikle bunu beklemedim. Evet eskiden farklı düşünüyordum; hayat paylaşınca daha kolay ve yanında biri olunca yolda yürümek daha güvenli diye. Ama artık öyle düşünmemeye başladıktan sonra çıktı o karşıma. Ve ona tutunmayı hiç düşünmedim. Çünkü ona tutunursam düşeceğimi biliyordum. Sadece yanımda olsun istedim, onunla bu sevgiyi paylaşmaya, bu duyguyu yaşamaya devam etmek istedim çünkü bize iyi geleceğini düşündüm. Bu öylesine hiçbir şey düşünmeden pervasızca anı yaşamak değildi, olmayacaktı. İkimiz de o farkındalık seviyesindeyiz çünkü.. Ama o tam tersini düşündü, iyi gelmeyeceğini, her gün daha çok zarar vereceğini, acı vereceğini... Kendince haklı sebepleri de vardı... ne diyelim. Yaşadıklarımız ve yaşayamadıklarımızla bu hikaye de burda bitti. Kabullenmek zor olsa da, acı verse, üzse de... iyi yanlarına bak cümlesi bile acı verse de... gerçekten bittiğini anlamak bugün ayrı bir acıtsa da... bitti.


19 Ağustos 2019 Pazartesi

Aşk bitti...Aşk hiç biter mi?

O gitti...Söyledikleri, duyabildiğim kadarıyla kaldı kulağımda. Tenimde kalan son koku tanecikleri de az önce duşun altında uzaklaştı bedenimden, akıp gitti, doğaya karıştı... tıpkı gözlerimden akan yaşla birlikte, içimden akıp giden şey gibi... sadece aklım ve bedenimle başbaşa kaldım yine, ne yapacağımı bilmiyorum, yıllar sonra ilk defa bir şeyler karalıyorum... şu an ne yaptığımın da pek farkında değilim esasen...

Göz yaşları, kalp ağrıları... neden? Yaşanabilecek onca şey varken, vazgeçmek niye? Bu kadar severken... ben ona baktığımda görmek istediğim şeyi değil onun bana göstermek istediği şeyi gördüm, açtığı kadarıyla kalbini, içini gördüm ve O'nu sevdim, olduğu gibi, olduğu haliyle... Onun bana bakışını sevdim, dokunuşunu...

Başta sordum kendime; bizim birine mi ihtiyacımız vardı yoksa birbirimize mi? Sadece ihtiyaç mıydı bu? Zamanla öyle olmadığını, onu o olduğu için sevdiğimi, onun da beni aynı şekilde sevdiğini anladım. Ne kadar güzel bi hikaye anlatıyorum değil mi okuyanlara... herkesin karşısına çıkmaz böyle biri... iki insanın bu şekilde karşılaşması büyük şanstır aslında, kıymetini bilmek gerekir. Hayat malesef iyi şeyleri önümüze altın tepside sunmuyor, her güzel şey için bin türlü zorlukla karşılaşıyoruz... hiç bi zaman kolay olmamıştı ama hiç de bu kadar zor olmamıştı... belki imkansızı zorlamak olacaktı hatta.. onu bu gerçeği gördüğü ve kafasından atamadığı için suçlayamam.. ama suçluyorum işte, elimde değil, çünkü ben yine aynı aptallığı yapıp herşeyi göze almıştım istediğim şeyi sonuna kadar yaşayabilmek için...

Bugün aşk bitti diye bir şarkıyı söylüyordum, bir gün bu şarkıyı onunla birlikte sahnede söylemeyi hayal ederek... :)ne kadar aptalım...
Aşk hiç biter mi diye sormuştu bana, bitmez diyememiştim, bitmez ama biz bitmiş gibi yaparız... gururumuz, kırgınlıklarımız bizi eline geçirir... aşk hiç bitmez, içimde daha önce yaşadığım her şeyden taşıdığım birer parça olduğu gibi, ondan da bana bir parça kalacak, bazen bir söğüte baktığımda, bazen bir dere kenarında, bazen bir kokuda, bazen bir şarkıda hatırlatacak kendini... ama bu duyguyla da yaşamayı öğreneceğim.... hiç söylemek istemesem de hoşçakal sevgili, bu bize hiç yakışmadı, bunu bil...