3 Aralık 2019 Salı

Şu an bulunduğum noktadan, o zamanki Yasemin'e O'nun gözünden bakıyorum da.. O zamanlar onu anladığımı düşünürdüm, kısmen anlardım da, o yaşa gelmiş ve özgürlüğünü elde etmiş ve bunu yaşayan biri olarak, benim elde edemediğim şeyden dolaylı olarak onun da etkilenmesinin zor geleceğini baştan beri biliyordum. Ama o zaman anlayamadığım, anlamaktan kaçındığım bir şey vardı. Onun gözünden bana bakıyorum ve sevilmek için, sorun çıkmarmamak için, terk edilmemek, bırakılmamak için susan, hiç konuşmayan, aslında kendini çok rahat bir şekilde ifade edebileceği ve bunun karşılık bulacağı, karşı tarafın anlayacağı bir ilişkide olmasına rağmen, kendini ifade etmekte bile zorlanan bir Yasemin görüyorum. Çünkü korkuyordu. Yanlış bir şey söylemekten ve her şeyin bir anda yıkılmasından, sanki pamuk ipliğine bağlı gibi geliyordu her şey. Ne kadar da haklıydı hissettiklerinde. İnsanın hissettiği hiçbir şey aslında yanlış değildir. O da içten içe bir şeylerin yanlış olduğunu biliyordu. Ufak bir hatada, ağzından çıkacak bir sözle bile her şeyin yıkılıp gidebileceğini biliyordu. Hissediyordu. Ve haklıydı. Öyle de oldu...
Çünkü temel sağlam değildi. Evet bir sevgi ve istek vardı ortada. Ama bunu sürdürmeye yetmezdi. Yasemin'in inanmak istemediği şey buydu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder