14 Şubat 2020 Cuma

Bugün yapmak zorunda kaldığım bir konuşma beni oldukça etkiledi ve kendime dair düşünmeye itti. Bir şeyi gerçekten anladım ki ne kadar iyi empati yaptığınızı düşünürseniz düşünün, söylediklerinizin karşı tarafa hissettirdiklerini ancak tahmin edebilirsiniz ama onun gibi hissedemezsiniz, eğer aynı durumu daha önce yaşamadıysanız. Ben bu kez her zaman alışık olduğum taraftaydım ama ilk kez tam tersi tarafı da yakın zamanda tecrübe etmiş ve çok yanmış, çok üzülmüş ve iyileşmiş, öğrenmiş biri olarak. Eskiden olsa bu söylediklerimi pek de düşünmeden tartmadan ve karşımdakinin ne hissedeceğini belki de çok umursamadan söyleyebilirdim. Ama daha önce terk edilmiş, reddedilmiş biri olarak, ne söyleyeceğimi, nasıl söyleyeceğimi kırk kez düşünüp tarttım. Hani, birinin hayatına öylece girip, sonra da hiçbir şey olmamış gibi çıkıp gitmek bu kadar kolay olmamalı diye isyan etmiştim ya. Başka birine, benim yaşadığım şeyi yaşatmamak için yaptım bunu. Belki şimdi üzüldü, kırıldı...ama ileride daha çok üzüleceğini ben biliyordum, belki o şimdi farkında değildi, arzuları bu gerçeği görmesini engelliyordu. Tıpkı benim görmediğim, görmek istemediğim gibi. Varsın bana gönül koysun, varsın ben kötü olayım ama birine bunu yaşatmaya hiç mi hiç hakkım yoktu. Kimsenin de yok! Umarım karşısına benden çok daha iyileri çıkar ve mutlu olur, umarım onu kırmadan, üzmeden anlatabilmişimdir derdimi.... hayat birilerini üzmek, kalp kırmak için çok kısa...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder