15 Şubat 2012 Çarşamba

OLGUNLUK

Yıllarca inatla, benden yaşça büyük olan kimi kişilere, 'yaşım küçük olduğu halde onlardan daha olgun olduğumu' söyleyerek ne büyük çocukluk ettiğimi, aslında ben bunları söylerken onları içten içe kıs kıs güldürdüğümü fark ettim. Olgunluk, artık olgunlaştığını düşündüğün ya da iddia ettiğin zamanlarda aslında hiç de olgun olmadığını kabullenmek midir? Öyleyse ben şu an olgun sayılır mıyım? Peki ya aylar sonra yine aynı şeyi söylersem ve ondan aylar sonra da aynı şeyi söylersem, ortaya attığım olgunluk tanımını çürütmüş olmaz mıyım? İnternette birisi olgunluk için şöyle bir cümle kurmuş, daha doğrusu cümlenin başlangıcı ve can alıcı noktası şöyle; ‘bugünlerde benim için olgunluk…’ evet sanırım bu daha iyi açıklıyor her şeyi. Olgunluk gün geçtikçe artan, her gün biraz daha edinilen ve her ne zaman tanımlanırsa tanımlansın, cümlenin başına ‘bugünlerde benim için olgunluk…’ tümcesi getirilmesi gereken bir olgudur.
Eh bu kadar söylemişken bugünlerde benim için olgunluk tanımını da yapayım bari; 'her şeye ok' diyebilmektir, ya da 'olur, fark etmez'... Ama bunları söylerken aslında ne kadar da fark ettiğini ama böyle söyleyerek karşındakini mutlu edeceğini düşünmektir. İnatçılığın biraz biraz son bulmaya başladığı bir dönemdir. Daha kolay 'tamam' der, az konuşup, çok dinler, karşındakini dinlerken kafa sallarsın içinden şunları geçirerek; ' hepsini biliyorum, bundan sonra ne yaşayabileceğini de, ama söylesem de yine aynısını yapacaksın onu da biliyorum, en iyisi söylemeyim' ...
Sorumluluk alabilecek yaşta olduğunu düşünmektir, hatta sorumluluk almaya çalışmaktır (ne saçma, zorunda kalmadıkça sorumluluk al-ma!). Elde edebileceğin şeylerle yetinebileceğini düşünmeye başlamak, hayallerinden uzak bir hayatı aslında kabul edebileceğini kabullenmeye çalışmaktır.
Bu ağır cümleden sonra ne yazsam hafif kalır, ben kaçayım en iyisi, boğazıma bir fil oturdu sanki!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder