22 Ocak 2013 Salı

sanki, beni hiç sevmemiş gibi

Sanki beni hiç sevmemiş gibi, canımı acıtacak her şeyi hiç çekinmeden nasıl da söyledi. Oysa ben sadece onun sevgisine karşılık vermiştim. Nasıl da tersine döndürdü işleri, büyük bir ustalıkla...
Büyük bir ustalıkla, bana en acı verecek şeyleri nasıl söyleyebildi.
Sanki beni hiç sevmemiş gibiydi.
Hiç konuşmadım, hiçbir şey söylemedim.
Ne söylenebilirdi ki! Sustum. İçim acıyla dolu. İçim ezilirken, tüm kırılan parçalar kalbimi kanatırken.
Sustum...
Hiç mi fark etmemişti bunu, hiç konuşmadığımın farkında değilmiş gibiydi.
Aklım almıyor. Bu kadarı çok fazla. Acımasızlık. Bencillik.
Karşısındakine acı vererek eline ne geçer bir insanın? Onu uzaklaştırmak mı? Sanki bunu dile getirmesi yetmezmiş gibi! Ne gerek vardı bu kadar acı vermesine. Acı vermek marifetmiş gibi.

...Arkasında olacağın birini değil de, arkanda olacak birini arıyorsun.
Trenini bulmuş mutlusun.
Bana kendi trenimi bulmak düşüyor.
Büyük bir yolculuğa çıkıyorum şimdi.
Çok ağladım.
Gözyaşlarım hala kurumadı, yanaklarımdan göğsüme düşüşünü hissediyorum. Her yer ıslak ve soğuk.
Ben bunu hak edecek hiçbir şey yapmadım. Tek suçum sevgisine karşılık vermek oldu. Mükafatı dünyanın en berbat, en uzun günlerini, kısır döngülerini yaşamak oldu.
Yüreğim parçalana parçalana, son ana kadar hep verdim. Hiç çekinmeden hep aldı. Sanki bundan garip bir haz duyuyor gibiydi.
Sadece son an. O son anda istediği her neyse onu alamadı. Bunun ne anlama geldiğini biliyor muydu acaba?
Büyük, zorlu bir yolculuk bekliyor şimdi beni. Gözyaşlarım kurudu. İyice dinlenmem gerek. Hiç hak etmediği halde çok şey aldı benden. Onları geri almam gerek.
Bu...acımasızlıktı...ve ben bunu hiç hak etmemiştim. Bana sadece acı vermeseydi bu bile yeterdi. Bilmedi.
Yola çıkmam gerek şimdi.
İlk otobüse yetişmem gerek.

http://www.youtube.com/watch?v=GBwSN0Yw5l0

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder